Gariban bir yarıcının oğlu olan Sancar, daha çocuk yaştayken Bodrum’a tatile gelen bir büyükelçinin kızı olan Nare’ye sevdalanır. Bu iki zıt çocuk, birbirlerini çok severler, sevdaları için yıllarca mücadele ederler. Sonunda kız oğlana kaçar ama tam kavuştukları gece Nare birden ortadan kaybolur. Bir daha onu gören olmaz. Kimi der denize düştü öldü, kimi der sefir kızı ya Avrupa’ya kaçtı. Bir aşık da onlara türkü yakar, der ki sefirin kızı alaca kuş oldu uçtu. Böylece Nare ve Sancar’ın mutsuz hikayesi bir destana dönüşür. Bir düğün gecesinde ortadan kaybolan sefirin kızı, tam dokuz yıl sonra, başka bir düğün gecesinde ortaya çıkıverir. Üstelik bu düğün, Sancar’ın düğünüdür ve ona kızını getirmiştir.
Nare kızı için çıktığı uçurumdan yine kızı için iner. İnerken, nişan yüzükleri olan deniz kabuğunu ve senelerdir sakladığı kırmızı kuşağı Sancar’ın ayaklarının dibine bırakır. Nare’nin destanla da, Sancar’la da işi bitmiştir. Öldürdüğünü sandığı adamın yaşadığını ve hapse girmeyeceğini öğrenen Nare’nin artık tek amacı vardır. Kızını Sancar’dan geri alacak ve Sefirin kızıyla Yarıcının oğluna cehennem olan bu toprakları, kızına memleket yapacaktır. Ama elbette Sancar kızını vermez, Nare meleğini göremez bile. Artık ne destan vardır ne yalan; yaman bir savaştır davulları vurulan. Ne var ki, onlara kör noktalarından saldıracaktır asıl düşman.
Sefir, Melek’i kaçırınca Sancar’la Nare kızlarının peşinden Podgoridsa’ya giderler. Kendilerini bambaşka bir dünyada bulunca herkesi geride bırakırlar, kızları uğruna ateşkes ilan ederler ve kaderden bir gün ile bir gece çalarlar. Kimi zaman birlikte oldukları bir rüyadır bu yolculuk, kimi zaman kızlarını aradıkları bir kabus. Bir yandan kaçamadıkları anılarla, bir yandan ortaya çıkan gerçeklerle ama en çok da kendileriyle savaştıkları bir serüven... Bir başka hayatta bıraktıkları Gediz kalbinde keşfettiği gerçekle yüzleşirken, Menekşe iki sevdalıyı gurbette birlikte düşünmeye dayanamaz ve oyununu değiştirir. Sancar rüyasından uyanır, yüreğindeki sevda ateşini söndürmek için hem kendini hem Nare’yi yakar. Destan asıl şimdi can vermiştir.
Sancar’ın Menekşe’yle eve gittiğini öğrenen Nare, bir zamanlar nikah defterleri olan zeytin ağacından siler destanı. Bundan sonra Sancar’ın Nare’si yoktur, sadece Nare vardır. Nare artık sadece kızının annesi olacak, Sancar’la ortak kızları dışındaki her türlü bağı reddedecek, yalan bir destanı yaşamak yerine kızıyla masal gibi bir hayat kuracaktır. Ama Nare’nin önünde büyük bir engel vardır. Çalışmasını da, ev tutmasını da istemeyen, ona bakacağını söyleyen Sancar... Nare Sancar’a meydan okurken, bu savaşta Gediz’den yardım ister. Nare’nin yaralarının ne kadar derin olduğunu öğrendiğinde Gediz’i zor bir seçim beklemektedir. Sadıcının yanında mı olacaktır, karşısına mı çıkacaktır? Dostlukları, bu fırtınadan sağ kurtulabilecek midir?
Sadıcına “ne ölüne ne ölüme” diyen Sancar, Gediz’i ölmüş kabul eder ve sefirin kızından sonra sadıcı için de kalbinde bir mezar kazıp acısını derinlerine gömer. Gediz ise gerçekle karşılaşınca dağılır. Sadıcı, kader ortağı, suç ortağı Sancar Efe artık yoktur ve Gediz buna dayanamamaktadır. Gediz’le Sancar’ın ayrılması sadece bu iki kafadarı etkilemez. Nesillerdir omuz omuza yazılan ortak tarih son bulmuştur çünkü. Yakında yapılacak Yörük Toyu’nda dedelerden adet olduğu üzere karşı karşıya zeybek oynamalarını isteyen gaziler de, yörükler de onlara kızgındır. Nare ise, iş hayatının olaylı ilk gününde defterine yeni amacını yazar: “Bu kalın kafalı sadıçları birleştir.” Onun yüzünden ayrılan sadıçları tekrar birleştirmenin bir yolunu bulacak, Sancar’ın “deprem” diye tanımladığı varlığının yarattığı enkazın altından ikisini de kurtaracaktır.
Sancar “Ortaklık devam, sadıçlık tamam” der ama kader gülüp geçer Sancar’ın bu ayrılık kararına. Kadere bakılırsa, iki sadıç bir koğuşta yan yana yıllar geçireceklerdir. Sefirin oyunu yüzünden ayrılamayan sadıçların ise hapse girmeden önce yapacakları son bir ortaklık vardır; Nare’ye saldıranları bulmak. Ona bunu yapanların cezasını kesene kadar gözleri ne ailelerini görür, ne de hapiste geçirecekleri yılları. Sancar ve Gediz’in tüm mal varlıklarına el konulunca, Efeoğlu ailesi konağı kaybeder. Halisefe, beslemeyken hep baş eğdiği konaktan, yine başı eğik çıkar. Üstelik Nare ile aynı çatı altında yaşamak ve o kızın yaralı yüzüne bakmak zorunda kalır. Bizzat neden olduğu yaraların olduğu yüze. Nare ise bir yandan yaşadığı saldırının travmasıyla savaşırken bir yandan kendini Sadıçların yokluğunda onlara yardım etmeye adar. Çünkü o sevdiklerinin suçsuzluğuna tüm kalbiyle inanmaktadır.
Sadıçlar hapse girerlerken bile akılları Nare’dedir. Necdet hala dışarda olduğundan Nare hala tehlikededir ve onlar demir parmaklıkların arkasında, birbirlerini acıtarak volta atmaktan başka hiçbir şey yapamamaktadırlar. Sancar canını dişine takarak Necdet’in yakalanmasını ve kendi koğuşuna yerleştirilmesini sağlar. Necdet’i tutanın annesi olduğunu öğrendiğinde ise dünyası başına yıkılır. Bir kez daha sırtından bıçaklanmıştır. Sadıçlar hem ailelerine hem de birbirlerine olan güvenlerini sorgulayarak hapis hayatına alışmaya çalışırken, Sancar’ın içini ferahlatan tek bir şey vardır. Necdet’in içeride, Nare’nin güvende olması… Nare ise sadıçlar hapisteyken yapayalnızdır ama Akın’la savaşmak için ne Sancar’a ne Gediz’e ihtiyacı vardır. Türküde dediği gibi, “Arkadaşlar uykulardan uyanmalıdır” çünkü, yıllardır tek başına direnen Nare, bir kez daha tek başına savaşmanın ve Akın’dan sonsuza dek kurtulmanın yolunu bulmuştur.
Sancar, Nare’nin Melek’i de alıp gittiğini öğrendiğinde deliye döner. Onu tek yaralayan kızının yokluğu değildir. Sefirin kızı geçmişte olduğu gibi bir kez daha onu terketmiştir. Hem de yıllarca birbirlerine yazdıkları mektuplara ihanet edercesine ona değil, Gediz’e mektup bırakarak. Bu ihanetin acısını, yıllardır sakladığı mektuplardan çıkarmaya kalkar. Akın’ın kendi vebası olduğuna inanan ve bu mikrobun başkalarına bulaşmasına izin vermemek için onu peşine takan Nare, planında başarılı olur. Akın çok geçmeden Nare’nin Barselona’da olduğunu öğrenir. Sancar ve Gediz de Nare’nin babasının imzasını taklit ederek Barselona’ya gittiğini öğrenirler. Şimdi Nare’nin çok büyük bir sorunu vardır. Sadece Akın’ı peşine takmayı planlamıştır ama babası, sevdiği adam ve en yakın arkadaşı da Akın’la birlikte Barselona yollarına düşmüşlerdir!
Akın’a sırf Nare’yle ismi aynı cümlede geçtiği için ceza kesen sadıcının, o pisliğin adını ablasıyla aynı cümlede geçirdiğini duyan Gediz deliye döner. Hırsını Sancar’ı yumruklayarak çıkarır. Sancar ise Gediz’in yumruklarına karşılık vermez, cezasına razı olur. Ama köstebek olduğuna emin olduğu Müge’nin peşine düşmekten de geri kalmaz. Tabii ki Gediz’den gizleyerek. Aynı anlarda Nare de Gediz’den gizli Müge’nin peşindedir, o da Müge’ye Akın’ın gerçek yüzünü göstermeye çalışmaktadır. Farklı amaçlarla aynı hedefin peşine düşen Sancar’la Nare’nin yolları, aynı videoda kesişecektir. Güven Bey’in telefonundaki bu videoda, Akın’ın Montenegro’da Nare’ye saldırdığı, Nare’nin de Akın’ı bıçakladığı güvenlik kamerası görüntüleri vardır. Güven Bey bu videoyu Sancar’a izleterek bir kuşla iki taş vurmak niyetindedir; Akın’ı mezara, Sancar’ı hapse göndermek.
Sancar gerçekleri tek başına bulacağı bir yola girer. Oyunun körebesi olmaktan sıkılmıştır. Gözlerindeki bağı atacaktır. Göreceklerine hazır değildir ama bu yoldan dönüşü de yoktur. Nare ise yıllar önce gerçekleri yüzüne bağırdığı Sancar’ı, şimdi aynı gerçeklerden korumaya çalışmaktadır. Babası Güven, Akın’ın yerini söylemek için büyük bir para karşılığı Sancar’la anlaşmak üzeredir. Nare’nin tek çaresi, babasının Akın için düzenlediği bu müzayedeye Gediz’in de katılmasını sağlamaktır. Gediz ise kartları yeniden dağıtır ve müzayedeye yeni bir soluk getirir. Komplekslerinin altında ezilen Yahya’nın Halisefe’yi kurtarmak için attığı adımlar en çok Sancar’ı köşeye sıkıştırır. Sancar’ın, annesiyle Sefirin Kızı arasında bir seçim yapması lazımdır. Bu seçimi onun için Elvan yapacaktır.
Nare’nin tüm mücadelesine rağmen, Sancar sonunu getirebilecek gerçeklere bir adım uzaktadır. İsviçre’de Nare’nin sekiz yıl önce bebeğiyle kaldığı akıl hastanesinde, Isabel’in karşısındadır. Isabel’e soruları soran Sancar, cevapları bulansa Gediz olur. Nare, Gediz’e nihayet tüm sırlarını açacak, akıl hastanesindeki günlerini anlatacak kadar güvenir. Isabel ise Sancar’a yeni bir masal anlatır; Shakespeare’nin Othello’sundan bahseder ona. Üzerine bir de Akın’la karşılaşınca Sancar gerçeği bulmak üzere gittiği İsviçre’den bulduğu cevaplarla delirmek üzere döner ama Akın da onu görünce Nare’nin Türkiye’de olduğunu anlar ve çıldırır. Ama Sancar çok kalmadan Türkiye’ye döndüğünde, hiç de Nare’nin beklediği gibi davranmayacak ve Nare’nin işini iyice zorlaştıracaktır.
Sancar ve Akın, birbirlerine doğru yürüdükleri bir yola girerler. Nare ve Gediz ise, bu yolda onları karşılaştırmamak için canhıraş bir mücadeleye girişirler. İnsanların zaaflarını kullanmakta bir sınırı olmayan Akın, topal biriymiş gibi davranarak Zehra’yı adım adım tuzağına çeker. Zehra’nın kader ortağını bulma heyecanı, en çok Kavruk’un canını yakar. Akın Zehra’ya tuzak kurarken, bir tuzak da ona kurulmaktadır. Güven ve Kerem, Akın’ı kirli bir açık artırmaya koyarlar. Eğer açık artırmayı Nare ve Gediz kazanırsa Akın’ın sonu hapis, Sancar kazanırsa mezar olacaktır. Nare, asla affetmeyeceği bir adam uçurumun kıyısında yürürken aşağı bakmasın diye kendini parçalarken bir sinir krizi geçirir. Ama bu kriz, Sancar’ı uçuruma daha da yaklaştırır. Sonuna giden o ince ve uzun yolda, Sancar’ın bir ayağı kıyıda, bir ayağı boşluktadır ve Nare Sancar’ın inandığını, tek bir kelimeyle anlayacaktır.
Sancar’ın “Nare” deyişiyle yıllar sonra nefes alan Nare, adaletin değil merhametin sesine kulak verir. Onu yıllar önce kovan Sancar’ın pişmanlık acısıyla hemhal olur, onu göğsüne basar. İki can beraber ağlayıp beraber kanarlar. Ama ne Nare Sancar’ı affedebilir, ne de Sancar Efe kendisini. Sancar, vicdan mahkemesinde hem Akın’ın hem de kendisinin kalemini kırar. Var gücüyle Akın’ı aramaya başlar. Akın ise, Müge’nin elinde işkencelerin en büyüğünü çekmektedir. Menekşe, Kavruk’un söz merasiminde Nare ve Gediz’e büyük bir iftira atar. Sancar bir kez daha kıskançlığının kurbanı olup Nare ve Gediz’in de kalemini kıracak mıdır?
Sancar ve Nare arasında kıyasıya bir savaş başlar. Sancar intikamını almaya, Nare ise o intikamı Sancar’a aldırtmamaya yeminlidir. Nare yumuşak oynamayı bırakır, topuyla tüfeğiyle Sancar’a saldırır. Melek annesi gibi babasız bir kız olmayacaktır. Sancar’ı katil yapmama yolunda her yol mübahtır. Bunun için konakta kalmayı bile göze alır. Sancar ise Nare’nin savaşına aynı kararlılıkla cevap verir. Sonuna giden yolda bütün hesaplarını kapatmaya başlar. Tek amacı, onun yokluğunda herkesi garantiye almaktır. En başta da kızıyla Nare’yi. Ama Gediz, Sancar’ı en hassas yerinden vuracaktır. Nare’ye olan sevdasından ve kıskançlığından.
Gediz Sancar’ı katil olmaktan vazgeçirir ama bu sefer kendisi Akın’a olan öfkesine yenik düşer. Hep içine attığı yükler onu dağıtır ve katil olmanın eşiğine gelir. Sancar, en büyük sınavının can almak değil can vermek olduğunu anlar. Menekşe’nin hamile olduğunu öğrenir ve kahrolur. Bu haberi Nare’ye ve Melek’e nasıl verecektir? Menekşe konağa geri döner ve düşük tehlikesini kullanarak konak halkının üzerine kabus gibi çöker. Ama Gülsiye’nin de onun için kabus gibi planları vardır. Nare Sancar’dan Menekşe’nin hamilelik haberini aldığında, çok büyük bir farkındalık yaşar. Kendisine, Sancar’a ve dokuz yıldır tüm yaşadıklarına ilk defa dışardan bakmayı başarır. Onların sevdası, gerçekten imkansızdır.
Nare, kızı Melek’in velayetini alıp memleketten gitmeye karar verir. Sancar’ın baba olmaya hazırlandığı bu memlekette, artık ne Nare ne Melek için yer yoktur. Elvan’a da Efeoğlu erkeklerinden uzakta yeni bir hayat teklif eder; ‘bizimle gel, üçümüz yeni bir dünya kuralım’ der. Gediz ise bunu yeni bir hayat değil yeni bir kaçış olarak görür ve çok öfkelenir. İlk defa Nare’nin yanında durmaz. Hatta ona ihanet etmeyi göze alır. Sevdalı olduğu kadının adını anmamaya tövbe etmesiyle başa çıkmaya çalışan Sancar, Nare’nin gideceğini öğrenince delirir. “Sen gidersen ben çok kötü bir adam olurum” der Nare’ye, “Kızımı alırım, konağa koyarım.” Sevdalılardan biri ölürse destan, yaşarsa yalan olur ya. Peki iki sevdalı velayet savaşına kalkışırsa ne olur?
Ne yalan ne destan olabilen Nare ile Sancar, şimdi çocukları için endişeden kahrolan bir anne ile babadırlar. Kaza yapan ve ciddi bir beyin travması geçiren Kavruk bulunur, ama Melek ortada yoktur. Nare ile Sancar bütün kavgalarını bir kenara bırakıp kızlarını bulmaya çalışırlar. Melek kaybolunca velayet davası ertelenmiştir. Önce kızlarını bulup sonra onun için savaşa gireceklerdir. Nare çocuğunu ararken, Akın’ın onun hakkında başka planları vardır ve bu sefer kendisine çok güçlü bir ortak bulmuştur; Kahraman. Kahraman’dan Melek’i kullanarak Nare’yi kaçırmasını ister. Ancak Kahraman’ın kendine has yöntemleri vardır ve izlediği yol önce büyük bir mutluluğa, sonra Sancar’ın bir denizin dibinde ölümle karşı karşıya kalmasına sebep olur. Denizin dibinde onlar çocukken başlayan bu sevda, şimdi bir çocukları varken yine denizin dibinde mi son bulacak?
Sancar yarasının ağırlığına rağmen Nare’nin peşine düşer. Nare ise Akın tarafından hapsedildiği kamarada, Sancar ölmesin diye dua etmektedir. Kahraman’ın düzenlediği bir oyun yüzünden, Gediz Sancar’la Nare’nin başbaşa bir gün geçirdiklerine inanır, çok canı sıkılır. Ancak Elvan, dikkati sayesinde Nare’nin başına bir şey geldiğini anlar. Gediz bunu öğrenince, Nare’yi bulmak için canını dişini takar ama sürpriz bir şüpheli vardır; Yahya! Gediz Yahya’yı konuşturmaya çalışırken, Sancar Nare’ye ulaşmayı, Akın’ın ve birçok silahlı korumanın olduğu tekneye girmeyi başarır. Ama tekneden kaçmaya çalışırlarken Nare Sancar’ı hedef alan kurşunun önüne atlar ve Akın tarafından vurulur. Şimdi ikisi de yaralı iki sevdalı, birbirlerine tutunup memlekete dönmek zorundadırlar. Memlekette ise onları, artık gemileri yakmış bir Gediz beklemektedir.
Sancar Nare’yi dedesinin siperine kilitler ve Gediz’in konağa girmesini yasaklar. Bir zamanlar dedesinin olan konağa girmesinin yasaklanması, Gediz’i çok sarsar. Menekşe de Nare’nin üst katında kalmasıyla deliye döner. Kahraman, Nare’yi kaçırma suçunu Yahya’nın üzerine atmış ve sadıcıyla bozuşan Sancar’ı kardeşiyle de düşman etmiştir ama dört koldan saldırdığı Sancar’ın ona ve herkese çok büyük bir sürprizi vardır. Bir yandan Nare, bir yandan Melek, bir yandan Gediz, bir yandan Kahraman derken Sancar feci şekilde sıkışır ama Elvan bir zamanlar Nare’ye yaptığı yanlışı öğrenince en büyük müttefikini kaybeder. Elvan artık Gediz’in tarafındadır ve yaptığı planla onun Nare’yi konaktan kaçırmasına yardım eder. Gediz şimdi çok heyecanlıdır; sonunda Nare’ye aşkını ilan edebilecektir.
Gediz’in Nare’yi konaktan alıp götürdüğünü öğrenen Sancar deliye döner. O ikisini her yerde arar ama bulamaz. Nare ve Gediz nereye gitmişlerdir? Hem bu sorunun cevabı, hem de Nare’nin Gediz’in aşk itirafına verdiği cevap, hiç kimsenin beklemediği bir şeydir. Menekşe-Akın ittifakı zalim bir planla başlar. Alacakuş yavrusunun ardından uçup gitsin diye Melek’i kullanmaya karar verirler. Bir çocuğun mutluluğu üzerine yapılan bu plan başarılı mı olacak, yoksa ayaklarına mı dolaşacak? Menekşe kazanacak mı, yoksa büyük bir kayıpla karşı karşıya mı kalacak? Sancar ve Yahya ise Kahraman’ın oynadığı oyunu ortaya çıkarmak için planlarına devam ederler. Ama Kahraman’ın konakta olan biten her şeyden haberi olmaktadır. Kahraman’ın konaktaki kulağı kim?
Efeoğlu ve Işıklı ailelerinin yüzyıllık dostluğunun kendisi yüzünden bitmesine dayanamayan Nare, Gediz’in dağıttığı kartlara karşı çıkar ve bir kumarbaz kızı olarak kendi kartlarını dağıtmaya karar verir. Bu plan, Sancar’la paylaştığı tüm hisseleri, hatta konağı bile geri almaya karar veren Gediz’in yoluna taş koyar. Sancar’a ise hiç kimsenin beklemediği sürpriz bir karar aldırır. Menekşe, öğrendikleri an konaktan atılacağını bildiği için düşük yaptığını Sancar’dan ve konak halkından saklamaya çalışır. Ama bu nerdeyse imkansızdır. Elvan, Nare’den Yahya’nın suçsuz olduğunu öğrenir ve Nare’nin evinde kalan Yahya’dan özür dilemeye gider. Ama aynı saatlerde Yahya’nın bir konuğu vardır; Dudu! Sancar, Kahraman’a ve Akın’a adım adım yaklaşırken, bir yandan velayet davasında Melek’in velayetini kazanmak için oynayacağı oyunu kurar. Bir yandan velayet savaşı, bir yandan günden güne artan kıskançlıkları, hem Sancar’a hem Nare’ye kendilerinden hiç ama hiç beklemedikleri şeyler yaptıracaktır!
Nare ve Sancar’ın kızları hakkındaki savaşları çok sert başlar. Sancar velayet davasında Nare’nin deli raporunu kullanmaz. Ama sağ gösterip sol vurur ve çok daha acıtıcı bir kurşunla Melek’in geçici velayetini almayı başarır. Nare de sert oynamaya karar verir ve velayet konusunda yardım istemek için Gediz’e gider. Ama Sancar’ın ilk hasımlık hamlesi olarak Gediz’e de bir sürprizi vardır ve bu surpriz Gediz’i en zayıf yerinden vurur. Gediz de canını çok acıtan bu hamleye cevap verir ama verdiği cevap Sancar’ın Yahya ile birlikte Kahraman’a karşı oynadığı oyunu tehlikeye atacaktır. Halise mahkemede Menekşe’nin kötü bir üvey ana olduğuna şahitlik edince, Sancar geçmişte neler olduğundan şüphelenir. Elvan’ın yanıtları, evlat için evlenen Sancar’ın evlat için boşanma kararı almasına neden olur. Şimdi sıra, her şey için Nare’den af dilemektedir.
Nare bir anlığına her şeyi unutup kendini duygularına kaptırsa da Sancar’ı affetmeyi başaramaz. Üzerine bir de Menekşe’nin Melek’e yaptıklarını öğrenince çıldırır. Sefirin kızının herkesten hesap sormasının vakti gelmiştir. Sancar, şirket yönetiminden çekilince Zehra da Gediz’e karşı adaylığını koyar. Nare, marinada işe başlarken Müge’yi de işe alır. Kahraman ve Gediz bu durumdan hiç hoşlanmasalar da, artık sağdıçlar devri kapanmış, bacılar devri başlamıştır. Sancar’ın boşanma davası açtığını öğrenince deliren Menekşe, Kavruk ile Eşe’nin kına gecesi haberiyle birlikte planlarını uygulamaya başlar. Akın’ı içeri alıp Melek’i götürmesini sağlamak ister ama yaptıkları Melek’in hayatını tehlikeye atar.
Menekşe’nin limonatasına koyduğu uyku ilacı yüzünden Melek’in kalbi durur. Nare ve Sancar, kızlarının acısıyla kenetlenirler. Nare kızı uçup gitmesin diye onun başucunda ellerini sıkı sıkı tutarken, Sancar camiye gidip Allah’a yalvarır ve bir adak adar. Eğer kızı yaşarsa, Alacakuş’la yavrusunu uçup gitmeleri için serbest bırakacaktır. Menekşe konağın içinde hapis kalan Akın’ı dışarıya çıkarmaya çalışırken, Gülsiye’ye yakalanır. Kahraman, çocuk kaçırmaya kalkıştıkları için onlara çok sinirlenir ama yine de onları kurtarmak için bir plan yapar. Lakin, bu sefer Kahraman da Sancar’ın kurduğu çok büyük bir tuzağın içine çekilmiştir. Melek’in hayatıyla sınanan Sancar ve Gediz, bir günlüğüne düşmanlıklarına ara verirler ve sadıçlıklarının ilk yıllarındaki kanunsuz günlerine geri dönerler. Acı, eski sadıçları bir günlüğüne de olsa birleştirmiştir ve Melek’in kalbini durduranların kalplerini söküp çıkarmadan durmayacaklardır.
Sancar Alacakuş’u serbest bırakmıştır, Alacakuş da yavrusunu alıp uçacaktır ama bunu yavru kuşa nasıl anlatacaklardır? Nare ve Sancar kendi acılarını bir kenara koyup kızlarına bu ayrılığı anlatmanın bir yolunu bulmaya çalışırlar ama Nare veda zamanı yaklaştıkça dağılır. Bir yanda kızını babasından ayırmak, bir yanda yine köksüz kalmak, bir yanda da affedememek. Ne ayrılabilir ne kavuşabilir; bir arafta kanayıp durur. Sancar ise sevdasını ve kızını uğurlar, bütün hesaplarını kapatır ve uçuruma çıkar ama kader, onlar için destanı baştan yazmaktadır. Bu sefer Alaca’nın değil, efesinin yere çakılacağı bir destan.
Melek sevinç içinde konağa koşar. Annesiyle beraber babasına dönmüşlerdir. Artık aile olmaları için bir engel kalmamıştır. Ama babasını hiçbir yerde bulamaz. Çünkü dağ gibi babası, bir dağın dibinde yatmaktadır. Hem Melek hem destan yetim mi kaldı? Alacakuş artık köksüz mü? Nare, efesinin kızına ve annesine ne diyecek? Kahraman’ı vurup Akın’ı uçurumdan atan Sancar ölecek mi, yoksa yaşayıp katil mi olacak?
Önce ölümün sonra tutsaklığın imtihanından geçen Nare ve Sancar, Gediz’in ihanetiyle sarsılırlar ama bu ihanetin acısını yaşayamadan yeni bir imtihanla karşılaşırlar. Sancar’ın omurgasındaki kırık, onu bir daha yürüyememe ihtimaliyle yüz yüze bırakır. Sevdalıları, birbirlerine çok sıkı tutunmalarını gerektiren yeni bir savaş beklemektedir. İki sevdalı bu yolu da elele yürüyebilecek midir? Yarıcının oğlu Alacakuş’un önünde diz çökmeden önce ayağa kalkmayı başarabilecek midir? Gediz, inandığı yolda herkesi ezip geçerek ilerlemektedir. Bir yandan yok etmeye çalıştığı eski sadıcını bir yandan ameliyat kapılarında bekleyerek. Akın’ın kardeşi Sahra, çok başka bir nedenle geldiği bu şehirde, abisinin ölmüş olabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalır ve çok sarsılır. Ama daha biraz önce abisi ona konum atmıştır! Abisi gerçekten öldüyse ona bu mesajları atan kimdir?
Bir çok zorluğu geride bırakan Sancar ve Nare, akşamları kızlarıyla çizgi film seyrettikleri, markete gittikleri, evde yemek yaptıkları bir yaşamın hayalini kurarlar. Artık destan değil normal bir hayattır istedikleri. Ama Akın’ın cesedi, buna izin vermez. Hem Gediz, hem Sahra, hem Güven, hem Kahraman bu cesedin peşindedir. Geçmiş yaşamlarından bir ölü, Sancar ve Nare’nin yeni ve mutlu bir hayat kurmasına izin verecek mi? Elvan, konağı ve Yahya’yı terkeder ve kimsesizliğiyle yüzleşmeye karar verir. Nare, bu yüzleşmede onu bir an bile yalnız bırakmaz ama başka bir kimsesiz kız olan Sahra’nın da onları rahat bırakmaya hiç niyeti yoktur.
Halise, hem gelenekleri yerine getirmek hem de Elvan’la Yahya’nın bir araya gelmesini sağlamak için ailecek gidip Nare’yi usulune uygun bir şekilde istemeye karar verir. Ama Nare’yi kimden isteyeceklerdir? Menekşe, Sancar’la Nare’nin evlenmesini engellemek için üfürükçüye başvurur ve yaptırdığı büyüleri yerleştirmek için konağa gider. Ama tüm cehaletiyle yaptığı bu hareket, felaketine neden olur. Menekşe’nin başına ne gelecektir? Nare’yi gelin getireceği bir konak olmayınca Yarıcı’nın oğlunun evlenemeyeceğini bilen Gediz, Efeoğlu ailesini batırma planlarını başlatır. Nare’yi Sancar’dan da Sahra’dan da korumaya kararlıdır. Ama başarılı olacak mı? Herkes evlenmelerini engellemeye çalışırken, Sancar Nare’nin bir şeyleri içine attığından ve onu gerçekten affetmediğinden şüphelenir. Nare, Sancar’ı affetmiş midir yoksa içine attıkları, aralarındaki mesafenin açılmasına mı neden olacaktır?
Kahraman, Sahra’nın işlediği Loki cinayetini üstlenir. Nare’nin polis çağırmaması için de, Menekşe ile Loki’nin ilişkilerini açıklar. Sancar bebeğinin babasının sorgulanmaması için cinayeti ört bas eder. Bir de üstüne Loki’nin babasına kan parası ödeyince Nare çileden çıkar. Hayatları boyunca kavuşmak için bekleyen Sancar ve Nare, kavuştuklarını sandıkları an kültür farklılıklarıyla yüzleşmişlerdir. Namus belası, can kısası, kan parası, nişan bohçası, gelin hamamı… Nice sevdalıyı ayıran ayrı dünyalar gerçeği, Nare’nin de üzerine kabus gibi çökmüştür. İki sevdalı, bu kabusu rüyaya çevirebilecekler mi?
Aylardır Akın’ın cesedini bulmaya ve Sancar’ı hapse attırmaya çalışan Gediz, Sancar’ın kurduğu oyun yüzünden, o cesedin ortaya çıkmasını engellemek zorundadır. Ama aşması gereken iki engel vardır; Sahra ve Kahraman. Nare ile aralarındaki uçurumun giderek açıldığını gören Sancar, Nare’ye bir sürpriz hazırlar. İkisi hayatlarında ilk defa birlikte yemeğe çıkarlar ve anlaşmayı denerler. Sancar ve Nare, o yemektenmutlu ayrılacaklar mı? Düğünlerine bir gün kala Nare gerçekten mutlu mu yoksa hep yaptığı gibi mutluluk oyunu mu oynuyor?
Nare ve Sancar ayrılırlar ama ikisi de kendi yaralarını sarmaya değil, birbirlerini korumaya koyulurlar. Nare, çemberi giderek daraltan Kahraman’dan Sancar’ı korumak için Gediz’le işbirliği yapar. Sancar için babasına yalvarmaya bile razı olur. Sancar ise hem Nare’yi belalardan korumaya çalışır, hem de ailesi ve Melek onu suçlamasın diye uğraşır. Nare’yi uzaktan takip ederken iyice sıkışan Gediz’e, Gediz’in peşindeyken Sahra’ya ulaşır. Sahra’dan şüphelenir ve bu sayede de Menekşe’nin oyununa ulaşır. Sancar gerçekle yüzleşir: bir oğlu olmayacaktır… Her şey domino taşları gibi yıkılır ve bütün oyunlar açığa çıkarken, galibiyet tek bir kişinin olacak gibi görünmektedir; Kahraman’ın.
Unable to see Melek's babyhood, the baby Sancar was hoping for, died without his knowledge, without even mourning. Sancar has a very difficult time dealing with this reality, but it is Melek who takes him out of the void he lives in. Melek and Nare surround Sancar with all their love. Sancar punishes Menekşe and Sahara and faces Kahraman. However, this time, there is a punishment that Kahraman will impose on him; a punishment that the punishers cannot handle… Gediz, on one hand, regrets what he did to Sancar, on the other hand, finds himself in front of him. Gediz takes his life to save Sahra, which he clings to in these dark days, but eventually he has to make a huge choice. Is it the life of Sancar or the soul of the Sahra?
Gediz, Sancar için katil olmayı göze almıştır. Bu iki sadıç arasında bir şeyleri tamir edecek mi yoksa artık ortada tamir edecek bir şey kalmadı mı? Sancar, Gediz’i affedecek mi? Peki Gediz’in Sancar’ın canı için feda ettiği Sahra, Gediz’i affedecek mi? Öte yandan, Kahraman’ın sorduğu “Bundan sonra özgür bir yarıcının oğlu mu olacaksın yoksa mapus bir Sancar Efe mi?” sorusuna Sancar’ın cevabı nettir; “Mapus bir Sancar Efe”. Ancak Nare’nin de cevabı nettir; “Özgür bir yarıcının oğlu.” İki sevdalının mücadelesini hangisi kazanacak? Birbirleriyle giriştikleri bu kıran kırana mücadele, onları hiç tahmin etmedikleri bir sona mı taşıyacak?
Sancar ne olursa olsun kaçmak yerine kalmayı seçer ve kimsenin suçsuz yere bedel ödemesine izin vermez. Nare ise Sancar’ın içeriden çıkması için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlıdır. Sancar’ın ipini çekenin kim olduğunu anlayan Nare, büyük bir çaresizliğe sürüklenir. Üstelik Akın’ın cesedinin bulunmasıyla birlikte miras konusu da tekrar başına bela olur ve Nare babasıyla karşı karşıya gelir. Konak kriziyle birlikte Halise Efe’nin bozulan sağlığı tüm Efeoğlu ailesini endişelendirir. Bir de Sancar’ın içeride başına gelenler başta Nare olmak üzere herkesin yüreğine korku salar. Nare, bedeli ne olursa Sancar’ın oradan çıkması gerektiğinin farkındadır. Gediz onu bir türlü affetmeyen sağdıcının kurtuluşu için Nare’ye var gücüyle yardım eder.
Özgürlüğüne kavuşan Sancar her şeyin tek tek yoluna girmesiyle kötü günlerin bittiğini düşünür. Ancak Nare’nin ondan uzak durmasıyla kendini bambaşka soruların içinde bulur. Şüphelerinin peşine takılarak ondan saklanan tüm gerçekleri birer birer ortaya çıkarmaya başlayacaktır. Aldıkları bir haberle Sancar ve Gediz en büyük korkularıyla yüzleşmek zorunda kalır. Sonunda Sancar, Nare’nin Gediz ile evlendiğini öğrenir. Bu gerçekle nasıl başa çıkacağını bilemeyen Sancar’ın inandığı tüm değerler altüst olacaktır. Melek büyük bir umutsuzlukla babasına sarılır. Baba kızın birbirlerine destek olmaktan başka çareleri yoktur. Nare, bugüne kadar yaşadıklarının üzerine bir de Sancar’ın özgürlüğü adına altına girdiği yükleri artık taşıyamaz. Hem kendi hem de sevdiklerinin hayatı için bir karar almalıdır. Herkes için yeni bir hayat ihtimali mümkün olacak mıdır?
Nare’nin gidişiyle Sancar ve Melek birbirlerini mutluluk oyunu oynayarak ayakta tutmaya çalışırlar. Ama bu terk edilmişlik ikisinin kalbi için de ağır bir yüktür. Gediz ise geride bırakılanlardan biri olsa da yanında Müge’den başka destek bulamaz. Her şeyi Sancar için yapmış olmasına rağmen günah keçisi ilan edilmek üzüntüsünü derinleştirir. Konaktan ayrılan Yahya ailesi tarafından gözden çıkarılmış hissederken Dudu’nun sürpriziyle bambaşka sorgulamalara girer. Elvan ise kendi yolunda yürümek için gereken cesareti toplamaya çalışır. Sancar, Gediz’den gelen haberle bir kez daha sarsılacak ve başka büyük bir sınavdan daha geçmek zorunda kalacaktır. Oysa yaktığı kulübeyi bile Melek için yerine koymaya çalışan Sancar için hayatın bambaşka planları vardır. Hiç beklenmedik bir anda beklenmedik bir yerde karşısına çıkan gizemli bir kadın, Sancar’ın yaşamını sonsuza dek değiştirecektir.
Kulübede yaşanan karşılaşmadan sonra bu gizemli kadın Sancar’ın aklını karıştırmıştır. Yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğü kadınla daha sonra marinada da yolları kesişen Sancar, işin içine Kahraman’ın da girmesiyle merakına yenik düşerek araştırmalara başlar. Bu sayede kendi kayıplarının acısından biraz olsun uzaklaştığını fark etmez bile. Gediz’in yokluğu herkesi derinden etkilemiştir. Onun öldüğünü öğrenen Melek ise içinde bambaşka korkular yaşamaya başlar. Yaşadıklarının etkisiyle kendi kendine başa çıkmaya çalışırken saçları da dökülmeye devam eder. Ancak Melek bu durumu sonuna kadar babasından saklamaya kararlıdır. Sancar, peşine takıldığı gizemi çözmeye çalışırken bir yandan da bu bilinmezliklerle dolu bu kadını kendisine rağmen korumaya uğraşır. Yine fırtınalı ve olaylı bir günün sonunda kulübede bir araya gelirler ve aralarındaki tüm farklara rağmen ortak bir dertleri olduğunu keşfederler. Bu kez onları çok farklı bir gece beklemektedir.
Sancar ve Mavi birlikte daldıkları uykudan başka başka sabahlara uyanırlar. Sancar’ın kafa karışıklığı artarken, Mavi’nin tavrıyla aralarındaki gerilim de tırmanacaktır. Melek’in kulübeye gitme isteğine Sancar artık kayıtsız kalamaz ve neden gidemeyeceklerini açıklamak zorunda kalır. Ancak Melek’in kulübede bir misafir oluşuna verdiği beklenmedik tepkiyle Melek’i Mavi ile tanıştırmak artık kaçınılmaz olmuştur. Derdini de gizemini de gözlerinde taşıyan Mavi’nin yolu konağın başka bir üyesiyle daha kesişir. Artık sadece Sancar’ın değil konak halkının da bir numaralı merak konusu haline gelir. Sancar, Nare adını ilk kez duyan Mavi’nin farklı bir yüzüyle tanışır. İkilinin karşılıklı inadı onları yepyeni bir serüvenin eşiğine bırakacaktır.
Birbirlerinin yaralarını gören Sancar ve Mavi arasında artık çok başka bir bağ vardır. Mavi’nin başı polisle belaya girdiğinde de Sancar onu bir an olsun yalnız bırakmaz. Kahraman’la yaptığı planı boşa çıkan Halise farklı bir oyun kurmaya karar verir. Mavi’yi dışarıda değil kendini en güçlü hissettiği yer olan konakta yenecektir. Ancak Mavi’nin daha önce Sancar’ın hayatına giren hiçbir kadına benzemediğini anlaması çok da uzun sürmez. Melek’in babasıyla ilgili kaygıları artarken Mavi ile beklenmedik tanışmaları ikisinin kalbinde de başka yerlere dokunur. Melek’in küçücük bir bakışı bile Mavi’nin içinde depremler yaratmaya yeter. Evladını kaybetse de hala bir anne olan Mavi, aslında Melek’in acısını da ilk gören olur. Kendi acısına rağmen Sancar’a Melek konusunda destek olmaya çalışır. Ne var ki babasını asla paylaşmak istemeyen Melek, çocuk kalbinin çektiği acıyla kendisini tehlikeli bir yola sürükleyecektir.
Melek’in kendi ayaklarıyla dedesine gelişi Güven’in bunu fırsata çevirmeye çalışmasına neden olur. Konakta ise Melek’in yokluğu büyük bir kriz yaratır. Kızını bulmak için yollara düşen Sancar’ı Mavi de bir an olsun yalnız bırakmayacaktır. Mavi, Melek konusunda Sancar’a elinden gelen tüm desteği sunarken kendini Melek’in yanı başında bulmaktan da alıkoyamaz. Mavi ve Melek arasında gizli bir bağ inşa edilirken Sancar kızına iyi gelebilmek için her şeyi yapmaya kararlıdır. Müge de ona yardım eli uzatanların arasına katılır. Diğer tarafta Melek’ten vazgeçmemeyi kafasına koyan Güven, gizli planının çarklarını döndürmeye başlamıştır bile. Sonunda bu planlarına Melek’in küçük kalbini de alet ederek bir oyun kurar. Bu oyun hem Melek’in hayatını hem de Mavi ve Sancar arasındaki bütün dengeyi değiştirecektir.
Melek’in zorla alınması Sancar başta olmak üzere herkesi perişan eder. Çaresizlikle kavrulan Sancar, kızını geri alabilmek ve velayeti kazanmak için var gücüyle mücadele etmeye başlar. Ancak nihai kararı belirleyecek en önemli şey sosyal hizmetlerin raporu olacaktır. Yaşananları duyan Mavi, duygularına yenik düşerek soluğu Sancar’ın yanında alır. Kendini bir türlü affedemeyen Sancar ise öğrendiği gerçek sayesinde Mavi ile yüzleşir. Mavi, olanlar yüzünden geçmişin hayaletleriyle savaşırken Sancar’ın bugünkü savaşı için de onun yanı başında dimdik durur. Acıları, onları hiç olmadıkları kadar yakınlaştıracaktır. Sancar kızını büsbütün kaybetmemek için Güven’den uzak durmak zorunda kalırken Melek hiç beklemediği biri sayesinde sürprizlere gebe bir maceraya atılır. Yaşanan gelişmeyle bu kez herkes şoka uğrayacaktır.
Mavi’nin Melek’i kaçırmasıyla aralarında bambaşka bir bağ kurulmaya başlar. Diğer tarafta Melek’in ortada olmaması Sancar ve Güven’i büyük bir paniğe sürüklerken aralarındaki gerilimi de tırmandırır. Sancar, kızının velayeti için var gücüyle savaşmaya devam ederken çok önemli bir tanık ile irtibata geçilir. Güven, radarından kaçmayan bu bilgi sayesinde Sancar’ın bütün umutlarını boşa çıkarmak için kolları sıvar. Elvan, kalbinde kopan fırtınalarla başa çıkmaya çalışırken Gülsiye’yi de sırrına ortak eder. Dükkana gelen sürpriz misafire şaşıran Elvan, Bora ile olan ilişkisinde de radikal bir adım atar. Mavi ve Melek birlikte zaman geçirirken resme Sancar’ın da dahil olmasıyla Mavi’nin geçmişindeki sırları da yavaş yavaş ortaya çıkar. Sancar ve Mavi’nin asıl yolculuğu kalplerinin sesini dinlemeleriyle başlarken Sancar vermesi gereken çok büyük bir sınavla karşılaşacaktır.
Mavi, Sancar’la olan evliliğinin keyfini süremeden eski eşi Sedat üzerine kabus gibi çöker. Geçmişin yaralarından kurtulmaya çalıştıkça daha beter içine çekilen Mavi, bir yandan Sancar’a duyduğu güveni de sorgulamaya başlar. Sancar kendini dönüp dönüp aynı soruların ve şüphelerin içinde çırpınırken bulur. Bir yandan Mavi’yi korumaya çalışan yüreği bu yangından sağ kurtulabilecek kadar güçlü olsa da aklıyla mücadelesi devam eder. Diğer tarafta Elvan, anası bildiği Halise ile hiç beklemediği bir konuşma yapar. Yapayalnız olduğunu hissettiği anda ona elini uzatan Bora’nın elini tutma konusunda ise kararsızdır. Güven, Melek’i almak için Sancar’dan yediği son golün üzerine kendine yeni oyun arkadaşları bulur. Bu kez çok daha tehlikeli ve kontrol edilmesi imkansız bir oyunun içine girmektedir. Yahya ve Dudu için büyük gün gelip çattığında herkesi birbirinden ilginç sürprizler beklemektedir. Efeoğlu ailesi için unutulmaz bir düğün günü olacaktır.
Yahya’nın nikah masasını terk etmesinin ardından Halise’nin tutuklanması konakta bomba etkisi yaratmıştır. Sancar annesinin tutuklanma nedenini anlamaya çalışırken Mavi’yi de Sedat’tan uzak tutmaya çalışır. Olanların iç yüzünü ise Yahya’dan öğrenecektir. İki kardeş Halise’yi çıkarmak için mücadele etseler de annelerine karşı aldıkları tavrı korumaya kararlılardır. Mavi, dışarıda kopan felaketlerden ve yaşanan tüm olumsuzluklardan Melek’i korumak için bir anda kendilerine küçük bir dünya kurar. Üstelik bunu Sancar’ı çok şaşırtacak bir yerde yapacaktır. Elvan, Bora sayesinde bambaşka bir Elvan keşfederken konağın sınırlarından girdiği anda arka arkaya öğrendikleriyle sarsılır. Sedat ise hız kesmeden saldırmayı sürdürür ve Sancar’ın kucağına başka bir bomba daha bırakır. Sancar aynı yerden sınanmaya devam ederken Mavi’nin geçmişindeki başka sırlar da yavaş yavaş su yüzüne çıkar. Sonunda Sedat’ın kontrolden çıkan öfkesiyle herkesin hayatı bir kabusa dönüşecektir.
Sancar, Sedat’ın korkunç planıyla bir anda kendini kaçak durumda bulur. Ona en büyük gücü veren ise Mavi’nin onun masumiyetine koşulsuz inanmasıdır. Mavi ise bir yandan Melek’in bu durumdan etkilenmesini önlemeye çalışırken bir yandan da gerçekleri ortaya çıkarmak için elinden geleni yapar. Hastaneye kaldırılan Sedat, Güven’in planından habersiz hayat mücadelesi vermektedir. Güven durumu lehine çevirmek ve her şeyi kontrol altına almak için gözünü karartır. Sancar’ı bulmak için yaptıkları da başka canların yanmasına neden olacaktır. Sancar için bütün umutlar tükenirken Mavi, Sancar’ın kurtuluşu için her şeyden vazgeçmeye hazırdır. Hem Sancar hem de Mavi, içine düştükleri cendere yüzünden kendi yok oluşlarına neden olacak kararların eşiğine geleceklerdir.
Sancar kolları arasında yitip gitmekte olan Kavruk’u kurtarmak için kendini yakmayı göze alır. Kavruk ölümle yaşam arasında gidip gelirken, Sancar bir de Mavi’nin başına gelenlerle sarsılır. Mavi’nin Sancar’ı kurtarmak için aldığı risk ise Sancar’ın kalbini kırarak başka bir çatışmanın da fitilini ateşleyecektir. Zehra, Kavruk’tan gelen haberle hayatının en büyük acısını yaşarken, artık hiç olmadığı kadar kararlı bir duruş sergilemeye karar verir. Her geçen gün daha merhametsiz bir insana dönüşürken çok daha tehlikeli bir yola savrulacaktır. Sedat ve Güven’in tekrar tesis edilen iş birliği Sancar’ın planıyla güçlü bir darbe alır. Bu nedenle aralarına akıl almayacak birini daha katmayı düşünürler. Diğer yandan Sedat, Güven’in karşısına şeytanı kıskandıracak bir planla çıkar. Konakta ise bambaşka bir heyecan vardır. Herkesin artık kötü günleri de geride bırakmış olmayı dileyerek bir araya geldiği organizasyon bazı sırların da ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Hamile olduğunu öğrenen Mavi kendini büyük bir ikilemin içinde bulur. Geçmiş acıları ve korkuları onun geleceğe ve yeni bir bebeğe tutunmasına izin vermez. Diğer yandan düğün sonrası Halise yüzünden konakta kopan fırtına, Sancar’ın atacağı adımla konağın bütün düzeninin değişmesine neden olacaktır. Sedat ve Güven kurdukları yeni planlarını işletirken hiçbir açık kalmaması için çalışırlar. Mavi ona karşı hazırlanan bu tuzaktan habersiz kendi kararsızlık cehenneminde yanmaktadır. Bu konuda Sancar’la yüzleşmenin hiç de kolay olmayacağının farkındadır ama asıl Melek karşısında kendini çaresiz hissedecektir. Sancar ise sevdiklerini korumak için mücadele ederken, önce marinayla ilgili öğrendiği gerçeklerle sonra da annesinden alacağı bir haberle adeta yıkılır. Halise çabalarının sonuç vermediğini görerek soluğu Sedat ve Güven’in yanında alır. Mavi ise Sancar ve Melek’le olan ilişkisini temelinden etkileyecek bir karar vererek kendini kliniğin kapısı önünde bulacaktır.
Sancar, kocaman bir aile olacak olmanın mutluluğunu yaşar. Mavi ve Melek için Mavi’nin çabaları sayesinde konağın kapıları tekrar açılır. Ancak Halise’nin nasır tutan kalbinin kapılarının açılmaya hiç niyeti yoktur. Sedat ve Güven, Halise’nin üzerinde kurdukları baskının dozunu artırırken konakta da Gülsiye, tanık oldukları karşısında Halise ile ilgili korkunç bir şüpheye sürüklenir. Halise ise vicdanıyla evladını kaybetme ihtimali arasında kalır. Elvan öğrendiklerini sindirmeye çalışırken arka arkaya tüm hayatını değiştirecek kararlar vermek zorunda kalır. Aklı ve kalbi arasında gelgitler yaşarken Bora ve Yahya’nın hamleleriyle iyice köşeye sıkışacaktır. Sancar kalbindeki kuşkulardan arınıp tüm ailesine sahip çıkmaya çalışırken yine Mavi’nin tek başına alacağı bir kararla sınanacaktır. Üstelik bu karar yalnızca ikisini değil Sancar’ın sevdiği başka hayatları da etkilemektedir.
Ailesini savunmak için sıktığı kurşunla kendini cezaevinde bulan Sancar, Mavi’nin Melek’i de alıp ortadan kaybolmasıyla içerde hayatının en zor zamanlarını geçirmektedir. Dışarıda ise hayat herkes için durmuş ve bir taraftan Efeoğlu ailesi bir taraftan da Güven, Mavi ve Melek’i bulabilmek için bütün güçlerini seferber etmişlerdir. Elvan anne olmanın tadını çıkarırken Yahya ile ilişkileri de yavaş yavaş bilinmez bir alana doğru sürüklenir. Gediz Bebek, Yahya’nın da bütün hayatını değiştirmeye devam eder. Halise torun hasreti ve oğlunun yokluğunun acısıyla yanıp tutuşurken ona hiç beklenmedik biri dayanak olur. Artık Kavruk ile konakta yaşayan Zehra ise içine düştüğü ikilemlerle mücadele halindedir. Özlemle yanıp tutuşan Sancar, Güven’in attığı adımlara karşı beklenmedik birinden yardım alır. Fakat bu yardım onu sonuca götürmeye yetecek mi? Arkasında sadece bir mektup bırakarak karnında bebeği ve yanında Melek’le sırra kadem basan Mavi’nin büyük sırrı sonunda ortaya çıkacak mı?
Sancar, Mavi’den ve kızından ayrı geçirdiği zamanın acısını çıkarırken bir taraftan da hem Mavi’yi hem de Melek’i korumak için kalıcı bir çözüm arar. Doğum vaktinin de kapıya dayanması bu inziva hayatını Mavi için gittikçe riskli bir hale getirmektedir. Sedat’ın eskisinden daha tehlikeli ve dengesiz tutumları Güven’in bile ondan kurtulmak istemesine neden olur. Ne var ki Sedat elindeki bilgilerle bu kez Güven’i sıkıştırır. Mavi’ye ulaşmak için ne kadar ileri gidebileceğini kimse tahmin edememektedir. Elvan, aklının ve kalbinin Yahya’ya karşı ne hissettiği konusunda aynı yerde durduğunu düşündüğü bir zamanda yeni bir Dudu sınavıyla karşılaşır. Bu sınavdan geçip geçemeyeceklerini ise Yahya’nın atacağı adımlar belirleyecektir. Sancar ve Mavi’nin tüm işleri yoluna koyabileceklerini düşündükleri bir anda Sedat’ın beklenmedik hamlesiyle her şey tepetaklak olur. Mavi ve Melek’in hayatı tehlikeye girerken Sancar, onları kurtarabilmek için zamana karşı girdiği bu yarışı kazanabilecek mi?
Mavi, hem karnındaki bebeğini hem de Melek’i kurtarmak için peşindeki psikopattan kurtulmaya çalışırken başlayan doğumla birlikte her şey kontrolden çıkar. Sancar’dan sonra bu soluk soluğa kovalamacaya beklenmedik bir oyuncunun da dahil olmasıyla olayların tüm seyri değişecektir. Elvan ve Yahya hayatlarında yeni bir yola çıkarlarken Yahya yaptığı başka bir sürprizle daha Elvan’ı şaşırtır. Bu mutluluğun aksine Zehra ve Kavruk’un üzerinde dolaşan kara bulutlarsa onları başka yaşamlara savurmak üzeredir. Güven sağlık durumu nedeniyle kalan bütün gücünü verdiği sözü tutmak için kullanmaya kararlıdır. Bu nedenle Sancar’a karşı kartlarını açık oynar ve istediği şeyle Sancar’ı büyük bir şaşkınlığa uğratır. Melek’le ilgili büyük bir kararın eşiğine gelen Sancar, içine düştüğü çıkmazdan yine Mavi sayesinde çıkar. Üstelik Mavi’nin bulduğu çözüm önerisi tüm Efeoğlu ailesini yeni bir maceraya sürükleyecektir.