Ilgaz’ın arayışı hayatını yıkıp dağıtacak olan noktada sonlanmak üzeredir artık; kaderi, adalet bekçisi gibi gördüğü Turgut Ali’nin tuttuğu silahın namlusunun ucundadır. Hayatında gördüğü en büyük ihanet olacak kurşunlarla vurulmadan önce, Turgut Ali’yle ilgili öğreneceği bambaşka gerçekler vardır. Ceylin, Parla’nın kayıp olduğunu duyar duymaz hemen harekete geçer. Ancak bu yolun sonu öyle bir yere bağlanır ki, Eren ve Ceylin kendilerini acı dolu bir bilinmezliğin içinde çırpınırken bulurlar. Ilgaz’ın acı haberini Eren’den alan Ceylin’in de ruhu ölür adeta. Ancak bir yandan da yapmadığı bir şeyle suçlanmaktadır, üstelik saklaması gereken bir sırrı da yüklenmişken.
Ilgaz's search is about to end at the point that will destroy his life; his fate is at the end of the barrel of the gun held by Turgut Ali, whom he sees as the guardian of justice. Before he is shot with bullets that will be the biggest betrayal of his life, there are completely different truths he will learn about Turgut Ali. As soon as Ceylin hears that Parla is missing, she immediately takes action. However, this path ends in such a way that Eren and Ceylin find themselves struggling in a painful unknown. Ceylin, who receives the painful news of Ilgaz from Eren, is almost dead in spirit. But at the same time, she is accused of something she didn't do, all the while burdened with a secret she must keep.