Serdar Tuğla adlı bir sanığın gözaltına alınması sırasında İzzet Başkomiser ve meslektaşları silahlı bir saldırıya uğrarlar ve İzzet yaralanarak hastaneye kaldırılır. Komiser Ahmet, Derviş'in danışmanlığında olayı araştırmaya koyulur. İlk başta saldırının, Serdar Tuğla ile bir bağlantısı olduğu sanılsa da durumun göründüğü kadar basit olmadığı anlaşılır. İzzet Başkomiser vurulduğu sırada, birkaç sokak ötede bir kadın da kendini balkondan aşağıya atarak intihar etmiştir. Galip ise artık “sıradışı” bir insan olmaktan yorulmuştur. O da herkes gibi yaşamak, hayatın tadını çıkarmak ister. Psikolog Fırat'ın önerdiği yan etkisi az bir ilacı kullanmayı önce reddetse de, mutsuzluğa, onu yoran takıntılarına daha fazla dayanamayıp denemeye karar verir. Ancak ilacın etkisi arttıkça Galip'in karakteri, etrafını şaşırtacak ölçüde değişime uğrar. Öyle ki onu “sıradışı” yapan özellikleri tek tek kaybolur. Sonunda, “normal” olmanın tadını çıkararak mutlu olmaya çalışmak ile zor ama “sıradışı” olan eski yaşamına dönmek arasında bir seçim yapması gerekecektir.