Bella, en mutlu gününde aylardır yolunu gözlediği kocasının, doğacak çocuğunun babasının acı haberini almıştır. Fakat Hazar, Bella’nın sandığı gibi şehit düşmemiş, silah arkadaşını kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atmıştır. Düşmanın kurduğu pusunun ortasında Hazar’ın hayatı gözlerinin önünden geçerken Bella da hayatta kalma mücadelesi vermektedir. İki âşık, birbirinden uzakta aynı savaşın, yaşam savaşının içindedir. Fakat birbirlerine duydukları aşk; onları her savaştan galip çıkarmayı bilmiştir. Hazar, cephede silah arkadaşının hayatını kurtarmıştır ama artık eski Hazar değildir. Şimdilik tekerlekli sandalyeye mahkûmdur. Fakat bunun hiçbir önemi yoktur. Bella yanında olduğu sürece o, yine her zorluğu atlatacaktır. Bu yüzden Bozok Konağı’na yas değil, düğün havası hâkimdir. Bella da eskisi gibi sağlıklı değildir. Riskli bir gebelik süreci onu beklemektedir. Bu yüzden hem kendisine hem de bebeğine dikkat etmesi gerekmektedir. Yani hepsi, iyi bir tatili hak etmiştir. Baran hemen tatili organize eder. Hep birlikte Pamukkale’ye gidecekler, stresten uzakta birkaç gün geçireceklerdir. Fakat Baran’ın kadim düşmanı Siverekli tatili onlara zehir edecektir. Erkekler, kadınları endişelendirmemek için bu meseleyi içlerinde çözmeye çalışınca işler iyice sarpa saracaktır. Bozok Konağı’nda da hayat – birkaç küçük ayrıntı dışında- normale dönmüş gibidir. Hasan’ı kaçırıp müzmin bekârlığa son vermeye and içen Türkmen, yine müzmin bekar olarak konağa geri döner. Şeytanın bacağını yine kıramamıştır. Yine ağabeyi Müsellim’le kader ortağı olmuştur. Çünkü Müsellim de Elzem tarafından terk edilmiş, ebedi yalnızlığına geri dönmüştür. Fakat konak halkının onların yasını tutacak hali yoktur. Gelinlerin yokluğunda konağı çekip çevirmeye, çocuklara göz kulak olmaya çalışmaktadırlar