Tatar Ramazan, babasına yapılan haksızlığın cezasını kendi elleriyle kestiği gün hapse girer. Başka bir şehre sürgün edilir. Uğruna ölümlere gideceği Süreyya'sını memleketi, Ovacık'ta bırakır. Tek rüyası, içinde onun ve çocuklarının olduğu bir yuva iken, soğuk demir parmaklıkların ardında bir başınadır artık. Süreyya için de Ramazansız dünya bir mahpus yeridir... Bu kâbusun ortasında tek bir umut fidanı yeşerir Süreyya'nın yüreğinde... İçinde atan bir minik kalp daha olduğunu öğrenir. Karnında Ramazan'ın çocuğu büyümektedir gün be gün... Bunu duyan babası, urganı atar önüne... As kendini, temizle namusumuzu der... Umutsuzca ölüme giderken anasının yardımıyla kaçar Süreyya. Artık o da bir sürgündür Ramazan gibi...